4 Ağustos 2010 Çarşamba

ölümsüz kral

evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, keçiler berber iken, develer tellal iken, mandalar hamal iken, horoz­lar imam iken.. Ben dedemin beşiğini, tıngır mıngır sallar iken bir kral varmış. ve bu kralın düşmanları da varmış. düşmanları kralı öldürmek isterlermiş.
günlerden bir gün kralı öldürmek için bir katil kiralamışlar. katilin eline de bir gümüş ok ve bir gümüş yay vermişler. katil oku kaptığı gibi kralın peşine düşmüş. bir pusu kurmuş ve kralı gümüş okuyla vurmuş. ancak kral ölmemiş.
kralın düşmanları da düşünmüş taşınmış ve katile altın ok ve yay vermeleri gerektiğine karar vermişler. kendilerine de nasıl bir kralı gümüş bir ok ile öldürmeye kalktıkları için kızmışlar.
katil yine krala bir pusu kurmuş. ve yine başarısız olmuş. kralı yine vurmuş ancak yine kral ölmemiş. düşmanları şimdi ne yapacağız diye düşünedursunlar kral düşmanları öldürmenin peşine düşmüş.
nihayetinde düşmanlarını bir masanın başında ipekten ve zümrütten bir ok yapmaya çalışırlarken bulmuş. elinde değerli kumaşlar ve süs eşyalarından başka bir şey olmayan düşmanlarını kılıcıyla birer birer öldürmüş ve ülkesine dönmüş.
kral o günden sonra da mutlu bir hayat sürmüş. ta ki sarayının yanına yaptırdığı tapınağın içinde gezerken ayağına paslı bir çivi batıp da tetanosdan ölene kadar.

Hiç yorum yok: